4 Kasım 2005 Cuma

Gülsuyu'da Provakasyonlar Protesto Edildi

Gülsuyu Gülensu Heykel'de Rize'de TAYAD'lı Ailelere yapılan saldırıyı protesto etmek için HÖC tarafından 4 Kasım Cuma 19.20' de basın açıklaması yapıldı. Basın açıklaması öncesi Okul Durağı' ndan Heykel' e kadar bir yürüyüş gerçekleştirildi.

Yürüyüş sırsında "Baskılar Bizi Yıldıramaz", "Halkız Haklıyız Kazanacağız", "Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz", "Provokasyonlar, Baskılar, Saldırılar Bizi Yıldıramaz" sloganları atıldı.

Gülsuyu-Gülensu HÖC Temsilciliği' nin yaptığı basın açıklamasında; "TAYAD'lı Ailelere Rize'de polis destekli sivil faşistler saldırmıştır Trabzon ve Sakarya'daki olaylarda olduğu gibi saldırıyı ve linç güruhunu organize edip kışkırtan onlara bu cesareti veren AKP hükümeti ve polistir. Sözde yardımcı olmaya çalışan polis , provokasyonu engellemek bir yana aksine kendi denetimine alarak " kurtarma rolü yapmıştır. Sözde AB kriterleri, demokratikleşme sürecinde yapılan bu saldırılar onların maskesini düşürüp, katliamcı yüzlerini ortaya çıkarmıştır" denilen açıklamanın devamında Tuncay PATIR "BIZLER Haklar ve Özgürlükler Cephesi olarak, halkımızı provokasyonlara karşı duyarlı olmaya davet ediyoruz" dedi ve açıklama sona erdirildi.

20 Ekim 2005 Perşembe

Şemdinli Protestoları Sürüyor

Gülsuyu'nda  20 Kasım Pazar günü saat 20.00'de Son Duraktan başlayarak, Heykel durağına kadar Şemdinli'deki olayları protesto etmek amacıyla yürüyüş düzenlendi. Yürüyüş esnasında meşaleler yakıldı. Yürüyüşe başlandığında 25 kişi olan HÖC'lüler, çevreden insanlarında katılmasıyla 45 kişiye ulaştı. Eylemin sonunda Çarşamba günü yapılacak etkinliğe çağrı yapıldı.


Okunan ortak basın açıklamaların da "Şemdinli olayı için "yargıya intikal etmiştir" nakaratına kulak asamayın; bu nakarat, gerçekleri bastırmaya çalışmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Ama her şey açıktır. Şemdinli'ye bakın ve Susurluk'un üç beş özel timciden, üç beş politikacı ve generalden ibaret olmadığını, bir döneme özgü olmadığını görün. Susurluk devlettir. Susurluk devletinde, devletin katletme özgürlüğü vardır, bombalama özgürlüğü, kaybetme, linç yapma özgürlüğü vardır. Eğer böyle bir devlete karşıysak, halka karşı savaşan değil, halkın hizmetinde ve denetiminde bir devlet istiyorsak, önce Susurluk devleti yıkılmalıdır" denildi.

9 Ekim 2005 Pazar

Yıkımlara Karşı Halk Toplantısı Düzenlendi

AKP hükümetinin yıkım politikasına karşı Temel Haklar ve Özgürlükler Dernekleri Federasyonunun başlattığı kampanya çerçevesinde 9 Ekim Pazar günü Gülsuyu-Gülensu Temel Haklar Derneği’nde düzenlediği halk toplantısı yapıldı.




Istanbul’da emekçi , yoksul halkın yaşadığı mahallelerde başlatılan yıkım saldırıları hakkında halkı bilinçlendirmek ve örgütlü bir şekilde kentsel dönüşüm projesine karşı mücadele etmek amacıyla yapılan bir çok mahallede sürdürülen kampanya çerçevesinde Gülensu da yapılan halk toplantısına konuşmacı olarak Halkın Hukuk Bürosundan avukat Oya Aslan, TMMOB’dan mühendis Mehmet Göçebe ve Ayhan Tuğcu ile birlikte Federasyon temsilcisi Süleyman Matur katıldı.

TMMOB Mühendis Mehmet Göçebe;

Istanbul ve bir çok şehir merkezinde oluşan gecekondu mahallelerinin bir devlet politikası sonucu oluştuğunu, şehirlerdeki sanayi, işyerlerine ucuz işgücü oluşturmak için bilinçli olarak göz yumulduğunu anlattı. Fakir halkı göç ettirmeye zorlayan koşulların oluşturulduğunu, devletin görevi olan barınma, eğitim ve sağlık haklarının devlet tarafından verilmediğini, halkın kendi sorunlarına kendisi çare olmaya çalıştığını bunun da devlet tarafından engellendiğini söyledi. Fakir-emekçi halkın sahip olduğu tek şey olan konduların yıkılmasının asıl nedeninin buraları zengin, şirketlere, zengin insanlara ve sermayeye bir rant alanı açmak olduğunu anlattı. Sahip olduğumuz evlerimizi korumanın tek yolunun birlikte direnmek ve mücadele etmek olduğunu belirtti.

Halkın Hukuk bürosu avukatlarından Oya Aslan da yıkımların hukuki boyutu ve yasal yollardan nasıl mücadele edilebileceği hakkında halkı bilinçlendirirken, devletin yıkımları gerçekleştirmek için, yıkım olacak bölge için bir plan yaptığını aynı zamanda plan’a halkın taraf edilmesi gerektiğini, itiraz hakkı bulunduğunu belirterek, halkın bu yasal hakları belediyeler tarafından gizleniyor, planlar gizli yapılıyor. Hukuksuzluk burada da yapılıyor, dedi. Kentsel Dönüşüm Projesi adı altında halka yöneltilen bu saldırı mevcut bulunan yasalarla dava açmakla da çözülemez bu bir siyasi karardır. Bunun hayata geçirilmesini engellemek ancak pratik faaliyetlerle mümkün olur. Çünkü; yıkım alanı olarak belirlenen bir bölgede Tapulu ve Tapusuz (kaçak) ayrımı yapılmaksızın bütün evler yıkılır. Bu halkın yaşadığı mahalleleri artık şehre sığmayan, paralı, rant alanına ihtiyaç duyan zengin kişi ve şirketlere vermek için uygulanan bir politik karardır. Bu saldırıyı durdurmak için birlikte ve daha kapsamlı olarak mücadele etmeliyiz. Dedi.

Son olarak; söz alan Temel Haklar Federasyonu Temsilcisi Süleyman Matur;'yıkımlar konusunda mahkemelere açılacak davalarla yıkım engellenemez, çünkü bu ülkede bir gecede yasalar değiştirilebiliyor. Kuşkusuz tek tek de yıkımları durduramayız. Yapılacak tek şey örgütlenmektir. Evlerimiz yıkıldığında ne yapacağız, köylerimize mi döneceğiz. Köylerimizde neyimiz kaldı ki; yaşamımızı burada kurduk. Arkadaşlarımız, komşularımız, akrabalarımız, işimiz aşımız burada. Barınma bir haktır. Bu devletin kendi yasalarında bile var. Ama bu hakkı bize vermiyor. Kendi yasalarını çiğniyor. Asıl yasadışılığı kendisi yapıyor. Bu bir haksızlıktır. Buna karşı mücadele edilmesi gerekir. Hep birlikte örgütlenerek bu saldırıyı püskürtebiliriz. Tarih bunun kanıtlarıyla doludur. Halkın örgütlenmediği yerlerde devlet bu amacına ulaşmıştır. Bundan sonra hep beraber olacağız. Çözüm üreteceğiz. Ve pratik faaliyetler içinde evlerimizi savunmak için her şeyi yapacağız. Devletin bölme, parçalama, bizi birbirimize düşürme politikasına da izin vermeyeceğiz. Bu sorun herkesin sorunudur… diyerek konuşmasını tamamladı. Daha sonra toplantı da halkın sorularına geçildi. Sorulara cevaplar verildi.Halk bu tür toplantıların sık sık olması gerektiğini, ne yapmaları gerektiği konusunda yardıma ihtiyaçlarının olduğunu ve yıkımlarla ilgili en azından bilgi toplayacak ve resmi dairelerle ilişki kuracak bir komisyon oluşturulmasını talep etti.

Çalışmaların devam edeceği ve toplantıların sürekli hale getirileceği, komisyon oluşturulacağı belirtilerek toplantıya son verildi.Yaklaşık olarak iki saat süren 'yıkımlara karşı halk toplantısı’na 50 kişi katıldı.

17 Eylül 2005 Cumartesi

Keyfi Uygulamalara Son Verilsin

Gülsuyu Mahallesi’nde demokratik kitle örgütlerine ve HÖC’e polisin yaptığı keyfi uygulamalar, bir yürüyüş yapılarak protesto edildi.




Tepeden başlayarak heykele kadar yapılan yürüyüş sırasında “Baskılar Bizi Yıldıramaz”, “Faşist Polis Gülsuyu’ndan Defol”, sloganları atıldı. 30 kişinin katıldığı eylemde “Keyfi Uygulamalara Son- Baskılar Bizi Yıldıramaz “pankartı taşındı. 20.30’da başlayan eylem 21.30’da halaylar ve sloganlarla sona erdi.



Gülsuyu HÖC Temsilciliği’nin 16 Eylül 2005 tarihinde yaptığı basın açıklaması metni'ni yayınlıyoruz;

BASINA VE KAMUOYUNA

Bizler bugüne kadar mahallemizde yaşanan her türlü soruna karşı çeşitli çalışmalar yaptık.Uyuşturucuya, fuhuşa, yozlaşmaya, çeteleşmeye, yıkımlara ve provokasyonlara karşı halkımızı bilgilendirerek tüm bu sorunların çözümü için birlikte hareket etmek gerektiğini vurguladık. Bunun için çeşitli etkinlikler, yürüyüşler, toplantılar, basın açıklamaları düzenledik Bundan sonra da bu faaliyetlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz.

Bu faaliyetlerimizi gerçekleştirirken çeşitli zorluklar, keyfi uygulamalar ve engellerle karşılaştık. Son günlerde bu uygulamalar daha da atmaya başlamıştır.Demokratik bir hak olan basın açıklamalarına tahammül gösteremeyen polis mahalleyi ablukaya alarak insanları provoke etmektedir. Polis, halkı ve basın açıklaması yapanları düşman olarak niteleyen bir zihniyetle mahallemize çevik kuvvet ekipleri ve panzerlerle yığınak yapmaktadır. Bunu da son dönemde ülkemizde yaşanan provokasyonlar ve linçlerle gerekçelendiremeye çalışan polis bu tutumuyla mahallemizde yeni saldırıların zeminini hazırlamaya çalışmaktadır.

Polisin mahallemizde ki bu tavrı, halkın demokratik tepkilerini dile getirmesine tahammülsüzlüğünün ifadesidir. Buna izin vermeyeceğiz. Hak ve özgürlüklerimize karşı gelişen her türlü saldırıya karşı demokratik tepkilerimizi dile getirmeye devam edeceğiz.

BASKILAR BIZI YILDIRAMAZ

KEYFI UYGULAMALARA SON

HALKIZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ

16 Eylül 2005 Cuma

Faşist Polis Gülsuyu'ndan Defol

Gülsuyu'nda provokasyon yaratmaya, halkı ve devrimcileri sindirmeye çalışan polisin baskıları ve mahalleye yığınak yapması HÖC tarafından 16 Eylül günü düzenlenen bir eylemle protesto edildi. 
Gülsuyu Tepe'den Heykel'e yürüyen HÖC üyeleri, "Keyfi Uygulamalara Son- Baskılar Bizi Yıldıramaz" pankartı açtı. Yürüyüş sırasında "Faşist Polis Gülsuyu'ndan Defol" sloganı atılırken, yapılan açıklamada, HÖC'ün bugüne kadar mahalledeki her türlü soruna karşı çalışmalar yaptığı vurgulanarak, polisin bu demokratik faaliyetleri engellemeye çalıştığı dile getirildi. Açıklamada, bu faaliyetleri engellemek isteyen polisin, mahalleyi ablukaya aldığı, provokasyon yaratmaya çalıştığı ifade edilerek, "Buna izin vermeyeceğiz. Hak ve özgürlüklerimize karşı gelişen her türlü saldırıya karşı demokratik tepkilerimizi dile getirmeye devam edeceğiz" denildi. 

7 Eylül 2005 Çarşamba

Provokasyon protestosunda polis provokasyonu

Gülsuyu HÖC Temsilciliği, 6 Eylül günü gerçekleştirdiği, provokasyonları protesto eyleminin ardından, ertesi günü de Gülsuyu sokaklarında "Provokasyonlara Son" dedi. Eylemde, linç girişimleri ve provokasyonları protesto eden sloganlar atılırken, yapılan açıklamanın ardından, polisin provokasyon girişimi yaşandı. 

HÖC'lüleri kuşatan polis bir yandan "slogan atarsanız gözaltına alırız" diye tehdit ederken, Maltepe İlçe Emniyet Müdürü olduğunu söyleyen polis şefi de bu tehditlere katılıyordu. Tehditlere boyun eğmeyen HÖC'lüler eylemlerini tamamlayarak iradi olarak eyleme son verdiler. 

Gülsuyu Meydanı'nda bunlar yaşanırken, polis mahalle girişinde durdurduğu belediye otobüslerinde halkı "meydana PKK'liler bayrak yakıyorlar" yalanıyla provokasyona alet etmeye çalışıyordu. 

Temcit pilavına dönen bu provokasyon girişimi Gülsuyu halkından rağbet görmezken, Trabzon'dan bu yana gerçekleşen provokasyonları kimlerin örgütlediği bir kez daha görüldü. İlerici yapısı ve yıllardır baskıya, zulme karşı verdiği mücadele ile bilinen Gülsuyu halkının, provokatörlere yüz vermemesi üzerine bu kez de polis, sanki böyle bir durum varmış gibi, halka "can güvenliğiniz yok, sizi eskortla götürelim" dedi. Halk bu oyunu da reddederek polisin devrimcilerle halkı karşı karşıya getirme politikasını suratına çarptı. 

6 Eylül 2005 Salı

Yaşasın Halkların Birlikte Mücadelesi

UHAD-FED'in çağrısı ile Abdullah Öcalan'ın tecrit edilmesini protesto etmek üzere, Türkiye'nin çeşitli kentlerinden toplanan binlerce kişi, Gemlik'e sokulmadıkları gibi, yol boyunca saldırıya uğradılar. Saldırılar, Bozüyük'te linç girişimine dönüştü. Linç girişimi ve Gemlik'e gidişinin engellenmesinin ardından birçok kentte düzenlenen eylemlere saldıran polis ve jandarma, Siirt'te bir göstericiyi katletti. 
Bir otobüsün içinde 44 insan, saatlerce polisin ve jandarmanın gözleri önünde linç güruhu tarafından taşlandı, kırılan camlardan içeri girenler sopalarla kadın-çocuk demeden dövdüler. Bir ölümün yaşanmamasının tamamen tesadüf olduğu olayda otobüsteki herkes yaralanırken, bazıları durumu ağır şekilde hastaneye kaldırıldı.






Gülsuyu-Gülensu HÖC 6 Eylül günü Heykel'de saldırıyı protesto eden bir eylem yaptı. "Provokasyonlara Son, Yaşasın Halkların Birlikte Mücadelesi, Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz" sloganları atan HÖC'lüler, yaptıkları açıklamada, Trabzon'da başlayan provokasyon ve linç girişimlerinin sürdüğüne dikkat çekerek, sorumlusunun AKP iktidarı olduğunu dile getirdiler. Polisin kitleyi kuşatarak gözaltı tehdidinde bulunduğu eylem, alkışlar ve sloganlarla son buldu. 

19 Ağustos 2005 Cuma

1 Nisan Davası Protestoları Sürüyor

Gülsuyu Heykel'de 19 Ağustos günü 1 Nisan 2004'te Türkiye ve Avrupa ülkelerinde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen operasyonlar sonucu sahte belgeler düzenlenerek tutuklananların ve "Ne Amerika, Ne AB, Bağımsız Türkiye' şiarlarıyla Ankara'ya yürüyen, demokratik haklarını dahi kullanmalarına izin verilmeden tutuklanan vatansever, devrimci gençliğin serbest bırakılması için Gülsuyu-Gülensu HÖC Temsilciliği bir basın açıklaması düzenledi.

"Adalet Istiyoruz-HÖC' yazılı pankartın açıldığı eylem Heykel'de sloganlar ve alkışlar eşliğinde başladı.

Saat 20.10'da başlayan basın açıklamasında şöyle denildi; "1 Nisan davasında halen 8 kişinin tutuklu olarak yargılandığı, haklarında somut hiçbir delil olmadığı hak, hukuk, adalet ayaklar altına alınarak bir komplo sonucu tutuklanan arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz. Vatansever gençlerimiz ne Amerika, ne AB bağımsız Türkiye özlemini Ankara'nın göbeğinde haykırdığı için tutuklanarak f Tipi hapishanelere atıldılar."

Basın açıklaması 24 Ağustos Çarşamba günü saat 09.30'da Beşiktaş Ağır Ceza Mahkemesi ve 25 Ağustos Perşembe günü Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek duruşmalara katılım çağrısı yapılarak bitirildi.

Açıklama sırasında sık sık "Vatansever Gençlik Susturulamaz', "Sahte Belgelerle Tutuklananlar Serbest Bırakılsın'. Ne Amerika, Ne Ab, Bağımsız Türkiye', "Gençlik Geleceğimizdir, Geleceğimize Sahip Çıkalım', "Seslerine Sesimizi Katalım', "Adalet Istiyoruz" sloganları atıldı.

24 Temmuz 2005 Pazar

Gülsuyu-Gülensu Temel Haklar Açılış Şenliği Yapıldı:'Örgütlü Halk Yenilmez'

Bir süre önce kurulan Gülsuyu-Gülensu Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği, 17 Temmuz günü mahalle halkıyla birlikte yaptı açılışını. Hatırlanacağı gibi, geçen hafta da Temel Haklar Federasyonu kurularak, Temel Haklar Dernekleri mücadelede daha güçlü bir mevziye kavuşmuştu. 
Gülsuyu'nda düzenlenen açılış şenliğine, 1250 kişi katıldı. Açılış ilk olarak Temel Haklar önünde gerçekleştirildi. Ardından Özgürlük Parkı'na gidilerek şenlik burada devam etti. Devrim şehitleri adına saygı duruşunun ardından konuşan Dernek Başkanı Tuncay Patır, yozlaşmaya, yoksulluğa, yıkımlara karşı, işsizliğe, aşsızlığa, adaletsizliğe, işbirlikçiliğe, zulme, sömürüye karşı kurulduklarını belirterek, "gücümüz birliğimizdir. Örgütlü halk yenilmez. Gelin birlikte çözelim sorunlarımızı, birlikte mücadele edelim" dedi. Gürkan Kıraç'ın okuduğu şiirin ardından, Nurettin Güleç Kürtçe ve Türkçe türküler söyledi. Grup Yorum'un sahneye çıkmasıyla birlikte coşku daha da arttı. Yorum üyesi Öznur Turan, Kurtköy'de emekçi halka yapılan yıkım saldırılarını kınayarak, "onların yanından geliyoruz ve onların yanında olacağız" dedi. Ardından, Grup Yorum türkü ve marşlarını kitleyle birlikte söyledi. 
Açılış sırasında sık sık "Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz, Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez, Eyüp Beyaz Ölümsüzdür, Kurtuluş Kavgada Zafer Cephede" sloganları atılırken, "Haklıyız Kazanacağız" marşı büyük coşkuyla söylendi. 

4 Temmuz 2005 Pazartesi

Eyüp Beyaz Ölümsüzdür

4 Temmuz akşamı  Gülsuyu Gülensu Mahallesi'nde "Eyüp Beyaz Ölümsüzdür" pankartı açılarak meşaleli yürüyüş gerçekleştirildi. Eyüp'ün resimlerinin de taşındığı yürüyüş boyunca Eyüp Beyaz'ı selamlayan, umudun adını haykıran sloganlar atıldı. Heykel Meydanı'nda açıklama ile biten eyleme 70 kişi katılırken, mahalle halkı alkışlarıyla destek verdi

20 Nisan 2005 Çarşamba

Provokatörler Tutuklansın

Oligarşi linç güruhuna “vatandaş” yaftası yapışltırıp “milli hassasiyetler” demagojisi yaparken, gecekondu halkı hak ve özgürlüklere sahip çıkıyor ve provokatörlerin tutuklanması için gösteriler düzenliyor. 20 Nisan akşamı Gülsuyu'nda “Provokatörler Tutuklansın” pankartıyla meşaleli bir yürüyüş düzenlenerek Trabzon'da yaşanan faşist saldırı protesto edildi.