24 Temmuz 2011 Pazar

Gülsuyu-Gülensu Haklar Derneği 3. Halk Pikniği

Kapitalizmin yozlaşma saldırısına karşı mücadele tüm ilerici güçlerin ilk görevlerinden birisi bu saldırı karşısında alternatifler yaratmaktır.

Gülsuyu-Gülensu Haklar Derneği olarak yozlaşmaya karşı 3. kez halk pikniğimizi yaptık. 24 Temmuz pazar günü Gülsuyu son durak ormanında yapılan piknik için sabah saat 7.00'de hazırlıklara başlandı. Bir yandan elektrik çekiliyor, biryandan sahne kuruluyor, ses sistemi hazırlanıyor. Hummalı bir çalışma. Dernek çalışanları ise stantlara pankartları asmaya çalışıyorlar. Girişe “Hoş Geldiniz” pankartı asılıyor ilk önce, piknik çalışmaları sırasında sivil polislerce kaçırılan dernek çalışanı arkadaşımız için “Sevgi Daylan Serbest Bırakılsın” yazılı pankart asılıyor. Onun yan tarafına ise devrim mücadelesinin önderlerinden Mahir Çayan'ın resmi asılıyor. Stantların kurulmasıyla birlikte yozlaşmaya karşı mücadele ederken tutuklanan dernek çalışanlarının resimlerinin olduğu “Tutsaklar Her Halkın Onurudur Onlara Sahip Çıkmak Her Halkın Sorumluluğudur” ve “Tutsaklarımız Onurumuzdur” yazılı pankartlar asılıyor. Halk kurtuluş savaşı verirken katledilip toplu bir mezara gömülen halk savaşçısı Ali Yıldız'ın resminin de olduğu “Gerillamız, Halk Kurtuluş Savaşçımız Ali Yıldız'ın Cenazesini İstiyoruz”pankartı sahnenin yan tarafına asılıyor. Sahnenin arkasına ise “Yoksulluğa Ve Yozlaşmaya Karşı Gücümüz Birliğimizdir” ve “Haklıyız Kazanacağız” pankartları asılıyor.

Bu sırada TAYAD'lı Aileler geliyorlar onlarda stantlarda özgür tutsakların ürünlerini sergiliyorlar. Piknik için yavaş yavaş aileler gelmeye başlıyor. Bir aile erken gelip oturacak yerini ayarlıyor. O sırada alana giriş düzenlemesi için şeritler çekiliyor. Piknik alanını bir yanında ise“çocuk çadırı” yapılıyor. Pikniğe gelen umudun çocuklarına kum boyama yaptırılıyor.

Görevliler girişte durarak gelen herkese hoş geldiniz diyerek karşılıyorlar ve eşyalarını taşımalarına yardımcı oluyorlar. Dayanışma ve yardımlaşma kültürümüzün bir parçası zaten.

Öğlen saatlerinde açılış konuşması yapılıyor. “Yozlaşmaya Karşı Halk Pikniğimize Hoş Geldiniz” diyerek başlayan konuşma piknikte yapılacakların anlatılmasıyla devam ediyor. Daha sonra ise halk türkülerini seslendirmek üzere "Kenan ve Şengül kardeşler" sahneye davet ediliyor. Bir birinden güzel türküleri Türkçe ve Kürtçe seslendiren kardeşler pikniğe renk katıyorlar.

Mahallemizde yozlaşmaya karşı çıktıkları için tutuklanan özgür tutsakların mesajı okunuyor:

Merhaba

Sizlere Kandıra 2 No’lu F Tipi Hapishanesinden tüm özgür tutsaklar adına sevgi ve selamlarımızı yolluyoruz.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen yozlaşmaya karşı Halk Pikniğinde aranızda olmasak da sizlerle aynı coşkuyu yaşıyoruz.
Bizler yoksulluğa, yozlaşmaya ve yıkımlara karşı mücadelede, düşünce ve örgütlenme özgürlüğümüzü savunmaya devam edeceğiz.

Daha sonra ise sahneye konuşma yapmak için Gülsuyu-Gülensu Haklar Derneği adına Özgür KARAKAYA davet ediliyor. Karakaya pikniğe gelenleri selamladıktan sonra neden pikniği yozlaşmaya karşı yaptıklarını anlatıyor. Piknik çalışmaları sırasında tutuklanan Sevgi Daylan’dan bahsediyor.

“Sevgi DAYLAN yaşadıklarını ve gördüklerini inkâr eden biri değildir. Mahallemizde yayılmak istenen yozlaşma saldırılarını görmüş ve buna karşı sessiz kalmamış mücadele etmiştir. Pikniğimizin yapılabilmesi için çok emek harcamıştır.
Yaşadıklarını ve gördüklerini inkâr eden alçaktır. Devrimciler bu alçaklığın karşısındaki en somut kişilerdir. Buradan hep birlikte seslenelim;
SEVGİ DAYLAN SERBEST BIRAKILSIN!” tüm pikniğe katılanlarla birlikte slogan atılıyor. AKP iktidarının yoksul mahallelere neden saldırdığı, bu saldırılara karşı TAYAD’lı Ailelerinadalet mücadelesi anlatılıyor.

AKP iktidarının saldırılarına karşı herkesi birlikte mücadele etmeye şu sözlerle çağrılıyor “Bu çağrı sadece söylenmiş bir söz olarak kalmayacak, birlikte yaratacağımız Halk Komitelerimizle daha örgütlü, daha güçlü çıkacağız AKP iktidarının karşısına.

Girişte asılı olan halk savaşçımız, gerillamız ALİ YILDIZ’ın pankartını hepiniz görmüşsünüzdür. Ali Yıldızlar söylediklerimizin teminatıdır.” denildikten sonra ALİ Yıldız’ın cenazesi almak için verilen direniş anlatılıyor.

Açıklama şu satırlarla bitiriliyor;

“Şu ana kadar ülkemizde ve mahallemizde yaşadığımız, yaşamak zorunda kaldığımız belli başlı sorunlara değindik. Bu sorunların çözümü bellidir. DİRENMEKTİR.

Bir direnişten sonuç almak için direnişe katılanların sayısı değildir belirleyici olan. Güç, her türlü bedeli göze almaktır. Kararlı olmaktır. Söylediğini yapmaktır. Umut olmaktır.

Adını hepimizin bildiği ama adı yasaklı UMUT’tan bahsediyorum. O umut ki sarsar dünyayı… Sarsar ülkeleri… Alt üst oluşlar yaratır… Yıkar ve yeniden yapar…

Dünyayı bir kez de Türkiye’den sarsacak olana, yıkacak ve yeniden yapacak olana selam olsun. Tüm halkımızı umut etrafında birleşmeye ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.”

Açıklamadan sonra PINAR SAĞ sahneye davet ediliyor. Pınar Sağ ülkemizdeki anti-demokratik uygulamalardan bahsediyor. Kendisinin de Nurtepe’de oturduğunu daha bir gün önce Özlem Olgun’un mahalleden kaçırıldığını anlatıyor. Devrim önderlerinden İbrahim Kaypakkaya’dan bahsediyor konuşmasında. Pınar Sağ yaptığı konuşmayla, söylediği Türkçe ve Zazaca türkülerle herkesin beğenisini bir kez daha kazanıyor. Ülkemiz aydınlarına örnek olmaya devam ediyor. Sahneden ayrılırken sevgi gösterisiyle uğurlanıyor.

Pınar Sağ’dan sonra ise kısa bir yemek arası veriliyor. Yemek arasından sonra halat yarışmasına geçiliyor. Halat yarışmasında Telsizler ve Heykel çevresinde gençler yarışıyorlar. Yarışmayı Telsizler kazanıyor.

Yavaş yavaş pikniğin sonuna yaklaşılıyor. Ve pikniğin son davetlisi olan Grup YORUMçağrılıyor. Grup YORUM’un sahneye çıkmasıyla birlikte coşku daha da artıyor. Ali Yıldız’ın abisi Hüsnü Yıldız’ın direnişini bir üst boyuta taşıyarak Ölüm Orucuna dönüştürdüğnü duyuran YORUM elemanları demokratik mücadeleye yapılan saldırıları anlatarak devam etti. Daha sonra bir birinden eşsiz türkü ve marşlarını seslendirdi. Hep birlikte, tek bir yürek olarak halaylara duruldu. Ve “Türküler Susmaz Halaylar Sürer” sloganı daha bir gür haykırıldı.

Piknikte okunan açıklama metnin tamamı:

Merhaba

Hepinize GÜLSUYU-GÜLENSU HAKLAR DERNEĞİ adına yozlaşmaya karşı 3. geleneksel halk pikniğimize tekrardan hoş geldiniz diyoruz.

Neden bu ismi verdik pikniğimize?

Bugün yaşadığımız dünyada ve ülkemizde halklarımız kendi kültürlerine yabancılaştırılıyor. Gençlerimiz kendi kültürleri yerine kapitalizmin yoz kültürüyle şekilleniyor. Yozlaşıyor. Pir sultanlardan, Bedreddinler, Mahirlerden Dayılara bu güne bir kavga sürüyor Anadolu’da. Bu kavga halkın kavgasıdır.

Devrimci politika, hayatın her alanında alternatif bir görüşe, alternatif programlara ve bunların birbirini tamamladığı bütünlüklü bir hedefe sahip olmak demektir. Kültür politikası da işte bu bütünün bir parçasıdır. Bizim yozlaşmaya karşı sürdürdüğümüz mücadelemiz, burjuva kültürüne karşı bu alanda ürünlerimizle, eğitimimizle, sürdürdüğümüz mücadele, devrim mücadelesini geliştirme hedefiyle bağlantılıdır.

AKP iktidarının polisi de kültürel çalışmalarımızı engellemek için komplolarına bir yenisini ekleyerek dernek çalışanımız SEVGİ DAYLAN arkadaşımızı cumartesi öğle saatlerinde sivil bir minibüsle mahallemizden işkencehanelerine kaçırmıştır. Sevgi DAYLAN yaşadıklarını ve gördüklerin inkâr eden biri değildir. Mahallemizde yayılmak istenen yozlaşma saldırını görmüş ve buna karşı sessiz kalmamış mücadele etmiştir. Pikniğimizin yapılabilmesi için çok emek harcamıştır.

Yaşadıklarını ve gördüklerini inkâr eden alçaktır. Devrimciler bu alçaklığın karşısındaki en somut kişilerdir. Buradan hep birlikte seslenelim;

SEVGİ DAYLAN SERBEST BIRAKILSIN!

AKP iktidarı yoksul mahallerde, halka ve devrimcilere pervasızca saldırıyor. Dilinden “ileri demokrasi” söylemlerini düşürmeyen AKP, kendi yaptığı yasalara bile uymuyor. Son 1 yılda yoksul emekçi mahallerimize yaptığı saldırılarla 100’ün üzerinde insanımızı tutukladı. Neden tutuklandılar? Tutuklanan insanlarımızdan biriside mahallemizde yıllardır oturan Muharrem ZENGİN’dir. Muharrem ZENGİN oturduğu bu mahallede çetelere, kumara, uyuşturucu satıcılarına karşı mücadele ettiği için tutuklandı. Emrah Çalçalı, Hasan Gürbey’de öyle. Çünkü bizler halk kültürünü savunuyoruz. Kültürünü kaybeden her şeyini inkâr eder. Bedeller ödeyerek kültürümüze sahip çıkacağız. Ödediğimiz bedellerinde hesabını soracağız elbette ki.

Gecekondulara karşı yapılan yozlaşma saldırısı AKP iktidarı döneminde daha da tırmandırılmıştır. Yozlaşmaya karşı mücadele eden onlarca HALK CEPHELİ ise şuan da F tipi tecrit hücrelerindeler. Tutuklayarak bu sesi boğacağını sandılar. Fakat yanıldılar sesimizi daha bir gür haykırıyoruz şimdi. İki buçuk aydır ÇAYAN mahallesinde YOZLAŞMAYA KARŞI MÜCADELE EDEN ÇOCUKLARIMIZ TECRİTTELER… BİZ DOĞURDUK TECRİTE EZDİRTMEYECEĞİZ!” diyerek bedenlerine açlığa yatırarak ADALET MÜCADELİSİNİ sürdürüyorlar.

Yozlaştırmaya karşı mücadele ciddi, yaygın planlı olmalıdır. Ev kadınlarımızın, amcalarımızın, çocuklarımızın herkesin yapabileceği bir şey vardır.

Mahallemiz sadece yozlaştırma saldırısıyla karşı karşıya değil. Adına “ Kentsel dönüşüm yasası” dedikleri, yıkım ve talan yasasını çıkaran AKP iktidarı, mahallemizdeki ve İstanbul’da ki 1 milyon konduyu başımıza yıkmak için tüm hazırlıklarını tamamladı.

Yıkmaya çalıştığı mahallemizde onlarca yıldır yaşamışlığımız ve tarihiniz vardır. Çocuklarımız burada doğdu, burada okula başladı, burada evlendi, mezarlarımız bu mahallede. Kendi kültürümüzü, kendimize uygun bir yaşam biçimini tırnaklarımızı kanatarak, alın terimizi dökerek bugüne öyle geldik. Evlerimizi yıkarak bizi şehir merkezinin dışına sürmek istiyorlar. Buna izin vermeyelim. Bu çağrı sadece söylenmiş bir söz olarak kalmayacak birlikte yaratacağımız HALK KOMİTELERİMİZLE daha örgütlü, daha güçlü çıkacağız AKP iktidarının karşısına.

Girişte asılı olan halk savaşçımız, gerillamız ALİ YILDIZ’ın pankartını hepiniz görmüşsünüzdür. Ali Yıldızlar söylediklerimizin teminatıdır. 1997 yılında oligarşiyle girdiği bir çatışmada halkımızın özgür, vatanımızın bağımsız olması için ŞEHİT düşmüştür. Sonrasında ise toplu bir mezara gömmüşlerdir kendisini. Ali’yi o çukurdan çıkaracağız. Abisi ve annesi DERSİM’de açlık grevindeler cenazelerini istiyorlar, oğullarına, kardeşlerine bir mezar istiyorlar. Bu talebi hep birlikte yükseltelim. Ali bizimde evladımız, Ali bizimde kardeşimiz diyerek AKP iktidarından hesap soralım.

Şuana kadar ülkemizde ve mahallemizde yaşadığımız, yaşamak zorunda kaldığımız belli başlı sorunlara değindik. Bu sorunların çözümü bellidir. DİRENMEKTİR.

Bir direnişten sonuç almak için direnişe katılanların sayısı değildir belirleyici olan. Güç, her türlü bedeli göze almaktır. Kararlı olmaktır. Söylediğini yapmaktır. Umut olmaktır.

Adını hepimizin bildiği ama adı yasaklı UMUT tan bahsediyorum. O umut ki sarsar dünyayı… Sarsar ülkeleri… Alt üst oluşlar yaratır… Yıkar ve yeniden yapar…

Dünyayı bir kez de Türkiye’den sarsacak olana, yıkacak ve yeniden yapacak olana selam olsun. Tüm halkımızı umut etrafında birleşmeye ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.

GÜLSUYU-GÜLENSU HAKLAR DERNEĞİ