10 Aralık 2011 Cumartesi
Meşaleli yürüyüş; Füze Kalkanı Değil Demokratik Lise İstiyoruz
10 Aralık Cumartesi Günü Gülsuyun'da Füze Kalkanı Değil Demokratik Lise İstiyoruz" Kampanyası dahilinde meşaleli yürüyüş yapıldı. Gülsuyu Son duraktan başlayan yürüyüş Heykel meydanında basın açıklamasından sonra sloganlarla sona erdi . Yürüyüş boyunca “Füze
Kalkanı Değil Bağımsız Türkiye İstiyoruz, Amerika Defol Bu Vatan Bizim,
Halkız Haklıyız Kazanacağız, Yaşasın Dev-Genç Yaşasın Dev-Gençliler,
Mahir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş,Kurtuluş Kavgada Zafer Cephede” sloganları atıldı. Yürüyüş hep birlikte “Hey Dev-Gençli” marşı söylendi. yürüyüş esnasında kuşlamalar yapıldı. Yoldan Geçen Araçlarda korna çalarak eyleme destek verdiler. Heykel Meydanın'da yapılan açıklamada “İşte
işbirlikçi AKP iktidarı halkların ortak düşmanı Amerika’ya böyle kalkan
olarak sunuyor topraklarımızı.Malatya Kürecik’te kurulmak istenen füze
kalkanına karşı ülkemizin her yerinden tepkiler yükselmesine karşın füze
kalkanının inşasına başladı. İşbirlikçi, uşak bir iktidarın amerikan
çıkarları için katliamları göze aldığı görmekteyiz. denildi. Açıklama atılan sloganların ardından bitirildi. Eyleme 30 kişi katıldı.
6 Aralık 2011 Salı
FÜZE KALKANI DEĞİL DEMOKRATİK LİSE İSTİYORUZ
ERTUGRULGAZİ LİSESİNDE KAMPANYA ÇALİŞMASI DEVAM EDİYOR.
6 Aralık Salı günü Ertugrulgazi Lisesi içinde okul koridorlarına
okul dışına kampanya afişleri , stikirları okul bahçesine kuşlamalar
yapıldı. Aynı gün bildiri dagıtımı ve imza toplandı.
13 Kasım 2011 Pazar
FÜZE KALKANI DEĞİL DEMOKRATİK LİSE İSTİYORUZ
İstanbul'un emekçi mahallelerinden Gülsuyu'nda Halk Cephesi/Liseli
Dev-Gençliler 13 Kasım 2011 günü pankartlar asıp kuşlama yaptılar."Füze
Kalkanı Değil Demokratik Lise İstiyoruz!" yazılı pankartlar Emek Caddesi
ve Heykel Durağı'na asıldı.
24 Temmuz 2011 Pazar
Gülsuyu-Gülensu Haklar Derneği 3. Halk Pikniği
Kapitalizmin yozlaşma saldırısına karşı mücadele tüm ilerici güçlerin ilk görevlerinden birisi bu saldırı karşısında alternatifler yaratmaktır.
Gülsuyu-Gülensu Haklar Derneği olarak yozlaşmaya karşı 3. kez halk pikniğimizi yaptık. 24 Temmuz pazar günü Gülsuyu son durak ormanında yapılan piknik için sabah saat 7.00'de hazırlıklara başlandı. Bir yandan elektrik çekiliyor, biryandan sahne kuruluyor, ses sistemi hazırlanıyor. Hummalı bir çalışma. Dernek çalışanları ise stantlara pankartları asmaya çalışıyorlar. Girişe “Hoş Geldiniz” pankartı asılıyor ilk önce, piknik çalışmaları sırasında sivil polislerce kaçırılan dernek çalışanı arkadaşımız için “Sevgi Daylan Serbest Bırakılsın” yazılı pankart asılıyor. Onun yan tarafına ise devrim mücadelesinin önderlerinden Mahir Çayan'ın resmi asılıyor. Stantların kurulmasıyla birlikte yozlaşmaya karşı mücadele ederken tutuklanan dernek çalışanlarının resimlerinin olduğu “Tutsaklar Her Halkın Onurudur Onlara Sahip Çıkmak Her Halkın Sorumluluğudur” ve “Tutsaklarımız Onurumuzdur” yazılı pankartlar asılıyor. Halk kurtuluş savaşı verirken katledilip toplu bir mezara gömülen halk savaşçısı Ali Yıldız'ın resminin de olduğu “Gerillamız, Halk Kurtuluş Savaşçımız Ali Yıldız'ın Cenazesini İstiyoruz”pankartı sahnenin yan tarafına asılıyor. Sahnenin arkasına ise “Yoksulluğa Ve Yozlaşmaya Karşı Gücümüz Birliğimizdir” ve “Haklıyız Kazanacağız” pankartları asılıyor.
Bu sırada TAYAD'lı Aileler geliyorlar onlarda stantlarda özgür tutsakların ürünlerini sergiliyorlar. Piknik için yavaş yavaş aileler gelmeye başlıyor. Bir aile erken gelip oturacak yerini ayarlıyor. O sırada alana giriş düzenlemesi için şeritler çekiliyor. Piknik alanını bir yanında ise“çocuk çadırı” yapılıyor. Pikniğe gelen umudun çocuklarına kum boyama yaptırılıyor.
Görevliler girişte durarak gelen herkese hoş geldiniz diyerek karşılıyorlar ve eşyalarını taşımalarına yardımcı oluyorlar. Dayanışma ve yardımlaşma kültürümüzün bir parçası zaten.
Öğlen saatlerinde açılış konuşması yapılıyor. “Yozlaşmaya Karşı Halk Pikniğimize Hoş Geldiniz” diyerek başlayan konuşma piknikte yapılacakların anlatılmasıyla devam ediyor. Daha sonra ise halk türkülerini seslendirmek üzere "Kenan ve Şengül kardeşler" sahneye davet ediliyor. Bir birinden güzel türküleri Türkçe ve Kürtçe seslendiren kardeşler pikniğe renk katıyorlar.
Mahallemizde yozlaşmaya karşı çıktıkları için tutuklanan özgür tutsakların mesajı okunuyor:
Merhaba
Sizlere Kandıra 2 No’lu F Tipi Hapishanesinden tüm özgür tutsaklar adına sevgi ve selamlarımızı yolluyoruz.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen yozlaşmaya karşı Halk Pikniğinde aranızda olmasak da sizlerle aynı coşkuyu yaşıyoruz.
Bizler yoksulluğa, yozlaşmaya ve yıkımlara karşı mücadelede, düşünce ve örgütlenme özgürlüğümüzü savunmaya devam edeceğiz.
Daha sonra ise sahneye konuşma yapmak için Gülsuyu-Gülensu Haklar Derneği adına Özgür KARAKAYA davet ediliyor. Karakaya pikniğe gelenleri selamladıktan sonra neden pikniği yozlaşmaya karşı yaptıklarını anlatıyor. Piknik çalışmaları sırasında tutuklanan Sevgi Daylan’dan bahsediyor.
“Sevgi DAYLAN yaşadıklarını ve gördüklerini inkâr eden biri değildir. Mahallemizde yayılmak istenen yozlaşma saldırılarını görmüş ve buna karşı sessiz kalmamış mücadele etmiştir. Pikniğimizin yapılabilmesi için çok emek harcamıştır.
Yaşadıklarını ve gördüklerini inkâr eden alçaktır. Devrimciler bu alçaklığın karşısındaki en somut kişilerdir. Buradan hep birlikte seslenelim;
SEVGİ DAYLAN SERBEST BIRAKILSIN!” tüm pikniğe katılanlarla birlikte slogan atılıyor. AKP iktidarının yoksul mahallelere neden saldırdığı, bu saldırılara karşı TAYAD’lı Ailelerinadalet mücadelesi anlatılıyor.
AKP iktidarının saldırılarına karşı herkesi birlikte mücadele etmeye şu sözlerle çağrılıyor “Bu çağrı sadece söylenmiş bir söz olarak kalmayacak, birlikte yaratacağımız Halk Komitelerimizle daha örgütlü, daha güçlü çıkacağız AKP iktidarının karşısına.
Girişte asılı olan halk savaşçımız, gerillamız ALİ YILDIZ’ın pankartını hepiniz görmüşsünüzdür. Ali Yıldızlar söylediklerimizin teminatıdır.” denildikten sonra ALİ Yıldız’ın cenazesi almak için verilen direniş anlatılıyor.
Açıklama şu satırlarla bitiriliyor;
“Şu ana kadar ülkemizde ve mahallemizde yaşadığımız, yaşamak zorunda kaldığımız belli başlı sorunlara değindik. Bu sorunların çözümü bellidir. DİRENMEKTİR.
Bir direnişten sonuç almak için direnişe katılanların sayısı değildir belirleyici olan. Güç, her türlü bedeli göze almaktır. Kararlı olmaktır. Söylediğini yapmaktır. Umut olmaktır.
Adını hepimizin bildiği ama adı yasaklı UMUT’tan bahsediyorum. O umut ki sarsar dünyayı… Sarsar ülkeleri… Alt üst oluşlar yaratır… Yıkar ve yeniden yapar…
Dünyayı bir kez de Türkiye’den sarsacak olana, yıkacak ve yeniden yapacak olana selam olsun. Tüm halkımızı umut etrafında birleşmeye ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.”
Açıklamadan sonra PINAR SAĞ sahneye davet ediliyor. Pınar Sağ ülkemizdeki anti-demokratik uygulamalardan bahsediyor. Kendisinin de Nurtepe’de oturduğunu daha bir gün önce Özlem Olgun’un mahalleden kaçırıldığını anlatıyor. Devrim önderlerinden İbrahim Kaypakkaya’dan bahsediyor konuşmasında. Pınar Sağ yaptığı konuşmayla, söylediği Türkçe ve Zazaca türkülerle herkesin beğenisini bir kez daha kazanıyor. Ülkemiz aydınlarına örnek olmaya devam ediyor. Sahneden ayrılırken sevgi gösterisiyle uğurlanıyor.
Pınar Sağ’dan sonra ise kısa bir yemek arası veriliyor. Yemek arasından sonra halat yarışmasına geçiliyor. Halat yarışmasında Telsizler ve Heykel çevresinde gençler yarışıyorlar. Yarışmayı Telsizler kazanıyor.
Yavaş yavaş pikniğin sonuna yaklaşılıyor. Ve pikniğin son davetlisi olan Grup YORUMçağrılıyor. Grup YORUM’un sahneye çıkmasıyla birlikte coşku daha da artıyor. Ali Yıldız’ın abisi Hüsnü Yıldız’ın direnişini bir üst boyuta taşıyarak Ölüm Orucuna dönüştürdüğnü duyuran YORUM elemanları demokratik mücadeleye yapılan saldırıları anlatarak devam etti. Daha sonra bir birinden eşsiz türkü ve marşlarını seslendirdi. Hep birlikte, tek bir yürek olarak halaylara duruldu. Ve “Türküler Susmaz Halaylar Sürer” sloganı daha bir gür haykırıldı.
Piknikte okunan açıklama metnin tamamı:
Merhaba
Hepinize GÜLSUYU-GÜLENSU HAKLAR DERNEĞİ adına yozlaşmaya karşı 3. geleneksel halk pikniğimize tekrardan hoş geldiniz diyoruz.
Neden bu ismi verdik pikniğimize?
Bugün yaşadığımız dünyada ve ülkemizde halklarımız kendi kültürlerine yabancılaştırılıyor. Gençlerimiz kendi kültürleri yerine kapitalizmin yoz kültürüyle şekilleniyor. Yozlaşıyor. Pir sultanlardan, Bedreddinler, Mahirlerden Dayılara bu güne bir kavga sürüyor Anadolu’da. Bu kavga halkın kavgasıdır.
Devrimci politika, hayatın her alanında alternatif bir görüşe, alternatif programlara ve bunların birbirini tamamladığı bütünlüklü bir hedefe sahip olmak demektir. Kültür politikası da işte bu bütünün bir parçasıdır. Bizim yozlaşmaya karşı sürdürdüğümüz mücadelemiz, burjuva kültürüne karşı bu alanda ürünlerimizle, eğitimimizle, sürdürdüğümüz mücadele, devrim mücadelesini geliştirme hedefiyle bağlantılıdır.
AKP iktidarının polisi de kültürel çalışmalarımızı engellemek için komplolarına bir yenisini ekleyerek dernek çalışanımız SEVGİ DAYLAN arkadaşımızı cumartesi öğle saatlerinde sivil bir minibüsle mahallemizden işkencehanelerine kaçırmıştır. Sevgi DAYLAN yaşadıklarını ve gördüklerin inkâr eden biri değildir. Mahallemizde yayılmak istenen yozlaşma saldırını görmüş ve buna karşı sessiz kalmamış mücadele etmiştir. Pikniğimizin yapılabilmesi için çok emek harcamıştır.
Yaşadıklarını ve gördüklerini inkâr eden alçaktır. Devrimciler bu alçaklığın karşısındaki en somut kişilerdir. Buradan hep birlikte seslenelim;
SEVGİ DAYLAN SERBEST BIRAKILSIN!
AKP iktidarı yoksul mahallerde, halka ve devrimcilere pervasızca saldırıyor. Dilinden “ileri demokrasi” söylemlerini düşürmeyen AKP, kendi yaptığı yasalara bile uymuyor. Son 1 yılda yoksul emekçi mahallerimize yaptığı saldırılarla 100’ün üzerinde insanımızı tutukladı. Neden tutuklandılar? Tutuklanan insanlarımızdan biriside mahallemizde yıllardır oturan Muharrem ZENGİN’dir. Muharrem ZENGİN oturduğu bu mahallede çetelere, kumara, uyuşturucu satıcılarına karşı mücadele ettiği için tutuklandı. Emrah Çalçalı, Hasan Gürbey’de öyle. Çünkü bizler halk kültürünü savunuyoruz. Kültürünü kaybeden her şeyini inkâr eder. Bedeller ödeyerek kültürümüze sahip çıkacağız. Ödediğimiz bedellerinde hesabını soracağız elbette ki.
Gecekondulara karşı yapılan yozlaşma saldırısı AKP iktidarı döneminde daha da tırmandırılmıştır. Yozlaşmaya karşı mücadele eden onlarca HALK CEPHELİ ise şuan da F tipi tecrit hücrelerindeler. Tutuklayarak bu sesi boğacağını sandılar. Fakat yanıldılar sesimizi daha bir gür haykırıyoruz şimdi. İki buçuk aydır ÇAYAN mahallesinde YOZLAŞMAYA KARŞI MÜCADELE EDEN ÇOCUKLARIMIZ TECRİTTELER… BİZ DOĞURDUK TECRİTE EZDİRTMEYECEĞİZ!” diyerek bedenlerine açlığa yatırarak ADALET MÜCADELİSİNİ sürdürüyorlar.
Yozlaştırmaya karşı mücadele ciddi, yaygın planlı olmalıdır. Ev kadınlarımızın, amcalarımızın, çocuklarımızın herkesin yapabileceği bir şey vardır.
Mahallemiz sadece yozlaştırma saldırısıyla karşı karşıya değil. Adına “ Kentsel dönüşüm yasası” dedikleri, yıkım ve talan yasasını çıkaran AKP iktidarı, mahallemizdeki ve İstanbul’da ki 1 milyon konduyu başımıza yıkmak için tüm hazırlıklarını tamamladı.
Yıkmaya çalıştığı mahallemizde onlarca yıldır yaşamışlığımız ve tarihiniz vardır. Çocuklarımız burada doğdu, burada okula başladı, burada evlendi, mezarlarımız bu mahallede. Kendi kültürümüzü, kendimize uygun bir yaşam biçimini tırnaklarımızı kanatarak, alın terimizi dökerek bugüne öyle geldik. Evlerimizi yıkarak bizi şehir merkezinin dışına sürmek istiyorlar. Buna izin vermeyelim. Bu çağrı sadece söylenmiş bir söz olarak kalmayacak birlikte yaratacağımız HALK KOMİTELERİMİZLE daha örgütlü, daha güçlü çıkacağız AKP iktidarının karşısına.
Girişte asılı olan halk savaşçımız, gerillamız ALİ YILDIZ’ın pankartını hepiniz görmüşsünüzdür. Ali Yıldızlar söylediklerimizin teminatıdır. 1997 yılında oligarşiyle girdiği bir çatışmada halkımızın özgür, vatanımızın bağımsız olması için ŞEHİT düşmüştür. Sonrasında ise toplu bir mezara gömmüşlerdir kendisini. Ali’yi o çukurdan çıkaracağız. Abisi ve annesi DERSİM’de açlık grevindeler cenazelerini istiyorlar, oğullarına, kardeşlerine bir mezar istiyorlar. Bu talebi hep birlikte yükseltelim. Ali bizimde evladımız, Ali bizimde kardeşimiz diyerek AKP iktidarından hesap soralım.
Şuana kadar ülkemizde ve mahallemizde yaşadığımız, yaşamak zorunda kaldığımız belli başlı sorunlara değindik. Bu sorunların çözümü bellidir. DİRENMEKTİR.
Bir direnişten sonuç almak için direnişe katılanların sayısı değildir belirleyici olan. Güç, her türlü bedeli göze almaktır. Kararlı olmaktır. Söylediğini yapmaktır. Umut olmaktır.
Adını hepimizin bildiği ama adı yasaklı UMUT tan bahsediyorum. O umut ki sarsar dünyayı… Sarsar ülkeleri… Alt üst oluşlar yaratır… Yıkar ve yeniden yapar…
Dünyayı bir kez de Türkiye’den sarsacak olana, yıkacak ve yeniden yapacak olana selam olsun. Tüm halkımızı umut etrafında birleşmeye ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Gülsuyu-Gülensu Haklar Derneği olarak yozlaşmaya karşı 3. kez halk pikniğimizi yaptık. 24 Temmuz pazar günü Gülsuyu son durak ormanında yapılan piknik için sabah saat 7.00'de hazırlıklara başlandı. Bir yandan elektrik çekiliyor, biryandan sahne kuruluyor, ses sistemi hazırlanıyor. Hummalı bir çalışma. Dernek çalışanları ise stantlara pankartları asmaya çalışıyorlar. Girişe “Hoş Geldiniz” pankartı asılıyor ilk önce, piknik çalışmaları sırasında sivil polislerce kaçırılan dernek çalışanı arkadaşımız için “Sevgi Daylan Serbest Bırakılsın” yazılı pankart asılıyor. Onun yan tarafına ise devrim mücadelesinin önderlerinden Mahir Çayan'ın resmi asılıyor. Stantların kurulmasıyla birlikte yozlaşmaya karşı mücadele ederken tutuklanan dernek çalışanlarının resimlerinin olduğu “Tutsaklar Her Halkın Onurudur Onlara Sahip Çıkmak Her Halkın Sorumluluğudur” ve “Tutsaklarımız Onurumuzdur” yazılı pankartlar asılıyor. Halk kurtuluş savaşı verirken katledilip toplu bir mezara gömülen halk savaşçısı Ali Yıldız'ın resminin de olduğu “Gerillamız, Halk Kurtuluş Savaşçımız Ali Yıldız'ın Cenazesini İstiyoruz”pankartı sahnenin yan tarafına asılıyor. Sahnenin arkasına ise “Yoksulluğa Ve Yozlaşmaya Karşı Gücümüz Birliğimizdir” ve “Haklıyız Kazanacağız” pankartları asılıyor.
Bu sırada TAYAD'lı Aileler geliyorlar onlarda stantlarda özgür tutsakların ürünlerini sergiliyorlar. Piknik için yavaş yavaş aileler gelmeye başlıyor. Bir aile erken gelip oturacak yerini ayarlıyor. O sırada alana giriş düzenlemesi için şeritler çekiliyor. Piknik alanını bir yanında ise“çocuk çadırı” yapılıyor. Pikniğe gelen umudun çocuklarına kum boyama yaptırılıyor.
Görevliler girişte durarak gelen herkese hoş geldiniz diyerek karşılıyorlar ve eşyalarını taşımalarına yardımcı oluyorlar. Dayanışma ve yardımlaşma kültürümüzün bir parçası zaten.
Öğlen saatlerinde açılış konuşması yapılıyor. “Yozlaşmaya Karşı Halk Pikniğimize Hoş Geldiniz” diyerek başlayan konuşma piknikte yapılacakların anlatılmasıyla devam ediyor. Daha sonra ise halk türkülerini seslendirmek üzere "Kenan ve Şengül kardeşler" sahneye davet ediliyor. Bir birinden güzel türküleri Türkçe ve Kürtçe seslendiren kardeşler pikniğe renk katıyorlar.
Mahallemizde yozlaşmaya karşı çıktıkları için tutuklanan özgür tutsakların mesajı okunuyor:
Merhaba
Sizlere Kandıra 2 No’lu F Tipi Hapishanesinden tüm özgür tutsaklar adına sevgi ve selamlarımızı yolluyoruz.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen yozlaşmaya karşı Halk Pikniğinde aranızda olmasak da sizlerle aynı coşkuyu yaşıyoruz.
Bizler yoksulluğa, yozlaşmaya ve yıkımlara karşı mücadelede, düşünce ve örgütlenme özgürlüğümüzü savunmaya devam edeceğiz.
Daha sonra ise sahneye konuşma yapmak için Gülsuyu-Gülensu Haklar Derneği adına Özgür KARAKAYA davet ediliyor. Karakaya pikniğe gelenleri selamladıktan sonra neden pikniği yozlaşmaya karşı yaptıklarını anlatıyor. Piknik çalışmaları sırasında tutuklanan Sevgi Daylan’dan bahsediyor.
“Sevgi DAYLAN yaşadıklarını ve gördüklerini inkâr eden biri değildir. Mahallemizde yayılmak istenen yozlaşma saldırılarını görmüş ve buna karşı sessiz kalmamış mücadele etmiştir. Pikniğimizin yapılabilmesi için çok emek harcamıştır.
Yaşadıklarını ve gördüklerini inkâr eden alçaktır. Devrimciler bu alçaklığın karşısındaki en somut kişilerdir. Buradan hep birlikte seslenelim;
SEVGİ DAYLAN SERBEST BIRAKILSIN!” tüm pikniğe katılanlarla birlikte slogan atılıyor. AKP iktidarının yoksul mahallelere neden saldırdığı, bu saldırılara karşı TAYAD’lı Ailelerinadalet mücadelesi anlatılıyor.
AKP iktidarının saldırılarına karşı herkesi birlikte mücadele etmeye şu sözlerle çağrılıyor “Bu çağrı sadece söylenmiş bir söz olarak kalmayacak, birlikte yaratacağımız Halk Komitelerimizle daha örgütlü, daha güçlü çıkacağız AKP iktidarının karşısına.
Girişte asılı olan halk savaşçımız, gerillamız ALİ YILDIZ’ın pankartını hepiniz görmüşsünüzdür. Ali Yıldızlar söylediklerimizin teminatıdır.” denildikten sonra ALİ Yıldız’ın cenazesi almak için verilen direniş anlatılıyor.
Açıklama şu satırlarla bitiriliyor;
“Şu ana kadar ülkemizde ve mahallemizde yaşadığımız, yaşamak zorunda kaldığımız belli başlı sorunlara değindik. Bu sorunların çözümü bellidir. DİRENMEKTİR.
Bir direnişten sonuç almak için direnişe katılanların sayısı değildir belirleyici olan. Güç, her türlü bedeli göze almaktır. Kararlı olmaktır. Söylediğini yapmaktır. Umut olmaktır.
Adını hepimizin bildiği ama adı yasaklı UMUT’tan bahsediyorum. O umut ki sarsar dünyayı… Sarsar ülkeleri… Alt üst oluşlar yaratır… Yıkar ve yeniden yapar…
Dünyayı bir kez de Türkiye’den sarsacak olana, yıkacak ve yeniden yapacak olana selam olsun. Tüm halkımızı umut etrafında birleşmeye ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.”
Açıklamadan sonra PINAR SAĞ sahneye davet ediliyor. Pınar Sağ ülkemizdeki anti-demokratik uygulamalardan bahsediyor. Kendisinin de Nurtepe’de oturduğunu daha bir gün önce Özlem Olgun’un mahalleden kaçırıldığını anlatıyor. Devrim önderlerinden İbrahim Kaypakkaya’dan bahsediyor konuşmasında. Pınar Sağ yaptığı konuşmayla, söylediği Türkçe ve Zazaca türkülerle herkesin beğenisini bir kez daha kazanıyor. Ülkemiz aydınlarına örnek olmaya devam ediyor. Sahneden ayrılırken sevgi gösterisiyle uğurlanıyor.
Pınar Sağ’dan sonra ise kısa bir yemek arası veriliyor. Yemek arasından sonra halat yarışmasına geçiliyor. Halat yarışmasında Telsizler ve Heykel çevresinde gençler yarışıyorlar. Yarışmayı Telsizler kazanıyor.
Yavaş yavaş pikniğin sonuna yaklaşılıyor. Ve pikniğin son davetlisi olan Grup YORUMçağrılıyor. Grup YORUM’un sahneye çıkmasıyla birlikte coşku daha da artıyor. Ali Yıldız’ın abisi Hüsnü Yıldız’ın direnişini bir üst boyuta taşıyarak Ölüm Orucuna dönüştürdüğnü duyuran YORUM elemanları demokratik mücadeleye yapılan saldırıları anlatarak devam etti. Daha sonra bir birinden eşsiz türkü ve marşlarını seslendirdi. Hep birlikte, tek bir yürek olarak halaylara duruldu. Ve “Türküler Susmaz Halaylar Sürer” sloganı daha bir gür haykırıldı.
Piknikte okunan açıklama metnin tamamı:
Merhaba
Hepinize GÜLSUYU-GÜLENSU HAKLAR DERNEĞİ adına yozlaşmaya karşı 3. geleneksel halk pikniğimize tekrardan hoş geldiniz diyoruz.
Neden bu ismi verdik pikniğimize?
Bugün yaşadığımız dünyada ve ülkemizde halklarımız kendi kültürlerine yabancılaştırılıyor. Gençlerimiz kendi kültürleri yerine kapitalizmin yoz kültürüyle şekilleniyor. Yozlaşıyor. Pir sultanlardan, Bedreddinler, Mahirlerden Dayılara bu güne bir kavga sürüyor Anadolu’da. Bu kavga halkın kavgasıdır.
Devrimci politika, hayatın her alanında alternatif bir görüşe, alternatif programlara ve bunların birbirini tamamladığı bütünlüklü bir hedefe sahip olmak demektir. Kültür politikası da işte bu bütünün bir parçasıdır. Bizim yozlaşmaya karşı sürdürdüğümüz mücadelemiz, burjuva kültürüne karşı bu alanda ürünlerimizle, eğitimimizle, sürdürdüğümüz mücadele, devrim mücadelesini geliştirme hedefiyle bağlantılıdır.
AKP iktidarının polisi de kültürel çalışmalarımızı engellemek için komplolarına bir yenisini ekleyerek dernek çalışanımız SEVGİ DAYLAN arkadaşımızı cumartesi öğle saatlerinde sivil bir minibüsle mahallemizden işkencehanelerine kaçırmıştır. Sevgi DAYLAN yaşadıklarını ve gördüklerin inkâr eden biri değildir. Mahallemizde yayılmak istenen yozlaşma saldırını görmüş ve buna karşı sessiz kalmamış mücadele etmiştir. Pikniğimizin yapılabilmesi için çok emek harcamıştır.
Yaşadıklarını ve gördüklerini inkâr eden alçaktır. Devrimciler bu alçaklığın karşısındaki en somut kişilerdir. Buradan hep birlikte seslenelim;
SEVGİ DAYLAN SERBEST BIRAKILSIN!
AKP iktidarı yoksul mahallerde, halka ve devrimcilere pervasızca saldırıyor. Dilinden “ileri demokrasi” söylemlerini düşürmeyen AKP, kendi yaptığı yasalara bile uymuyor. Son 1 yılda yoksul emekçi mahallerimize yaptığı saldırılarla 100’ün üzerinde insanımızı tutukladı. Neden tutuklandılar? Tutuklanan insanlarımızdan biriside mahallemizde yıllardır oturan Muharrem ZENGİN’dir. Muharrem ZENGİN oturduğu bu mahallede çetelere, kumara, uyuşturucu satıcılarına karşı mücadele ettiği için tutuklandı. Emrah Çalçalı, Hasan Gürbey’de öyle. Çünkü bizler halk kültürünü savunuyoruz. Kültürünü kaybeden her şeyini inkâr eder. Bedeller ödeyerek kültürümüze sahip çıkacağız. Ödediğimiz bedellerinde hesabını soracağız elbette ki.
Gecekondulara karşı yapılan yozlaşma saldırısı AKP iktidarı döneminde daha da tırmandırılmıştır. Yozlaşmaya karşı mücadele eden onlarca HALK CEPHELİ ise şuan da F tipi tecrit hücrelerindeler. Tutuklayarak bu sesi boğacağını sandılar. Fakat yanıldılar sesimizi daha bir gür haykırıyoruz şimdi. İki buçuk aydır ÇAYAN mahallesinde YOZLAŞMAYA KARŞI MÜCADELE EDEN ÇOCUKLARIMIZ TECRİTTELER… BİZ DOĞURDUK TECRİTE EZDİRTMEYECEĞİZ!” diyerek bedenlerine açlığa yatırarak ADALET MÜCADELİSİNİ sürdürüyorlar.
Yozlaştırmaya karşı mücadele ciddi, yaygın planlı olmalıdır. Ev kadınlarımızın, amcalarımızın, çocuklarımızın herkesin yapabileceği bir şey vardır.
Mahallemiz sadece yozlaştırma saldırısıyla karşı karşıya değil. Adına “ Kentsel dönüşüm yasası” dedikleri, yıkım ve talan yasasını çıkaran AKP iktidarı, mahallemizdeki ve İstanbul’da ki 1 milyon konduyu başımıza yıkmak için tüm hazırlıklarını tamamladı.
Yıkmaya çalıştığı mahallemizde onlarca yıldır yaşamışlığımız ve tarihiniz vardır. Çocuklarımız burada doğdu, burada okula başladı, burada evlendi, mezarlarımız bu mahallede. Kendi kültürümüzü, kendimize uygun bir yaşam biçimini tırnaklarımızı kanatarak, alın terimizi dökerek bugüne öyle geldik. Evlerimizi yıkarak bizi şehir merkezinin dışına sürmek istiyorlar. Buna izin vermeyelim. Bu çağrı sadece söylenmiş bir söz olarak kalmayacak birlikte yaratacağımız HALK KOMİTELERİMİZLE daha örgütlü, daha güçlü çıkacağız AKP iktidarının karşısına.
Girişte asılı olan halk savaşçımız, gerillamız ALİ YILDIZ’ın pankartını hepiniz görmüşsünüzdür. Ali Yıldızlar söylediklerimizin teminatıdır. 1997 yılında oligarşiyle girdiği bir çatışmada halkımızın özgür, vatanımızın bağımsız olması için ŞEHİT düşmüştür. Sonrasında ise toplu bir mezara gömmüşlerdir kendisini. Ali’yi o çukurdan çıkaracağız. Abisi ve annesi DERSİM’de açlık grevindeler cenazelerini istiyorlar, oğullarına, kardeşlerine bir mezar istiyorlar. Bu talebi hep birlikte yükseltelim. Ali bizimde evladımız, Ali bizimde kardeşimiz diyerek AKP iktidarından hesap soralım.
Şuana kadar ülkemizde ve mahallemizde yaşadığımız, yaşamak zorunda kaldığımız belli başlı sorunlara değindik. Bu sorunların çözümü bellidir. DİRENMEKTİR.
Bir direnişten sonuç almak için direnişe katılanların sayısı değildir belirleyici olan. Güç, her türlü bedeli göze almaktır. Kararlı olmaktır. Söylediğini yapmaktır. Umut olmaktır.
Adını hepimizin bildiği ama adı yasaklı UMUT tan bahsediyorum. O umut ki sarsar dünyayı… Sarsar ülkeleri… Alt üst oluşlar yaratır… Yıkar ve yeniden yapar…
Dünyayı bir kez de Türkiye’den sarsacak olana, yıkacak ve yeniden yapacak olana selam olsun. Tüm halkımızı umut etrafında birleşmeye ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
GÜLSUYU-GÜLENSU HAKLAR DERNEĞİ
12 Mart 2011 Cumartesi
Mahallede Çete Saldırısına Karşı Ortak Eylem
12 Mart cumartesi günü Gülsuyu'nda Heykel Meydanı'ndan başlayan, Fatma
Hanım, cemevi sokağı, pazar yolu ve okul durağına kadar süren bir
yürüyüş yapıldı. Bir gece önce çeteler tarafından pazar yolunda sokak
ortasında üç arkadaşımızın vurulmasına tepki olarak gerçekleştirilen
yürüyüş ve basın açıklamasına Gülsuyu Gülensu Haklar Derneği, Proleter
Devrimci Duruş, Partizan, Gülsuyu Gülensu Güzelleştirme derneği, BDP ve
ESP katıldılar. 250 kişinin katıldığı basın açıklaması ve yürüyüşte
"Çeteler Halka Hesap Verecek Gülsuyu Gülensu Halkı" pankartı açıldı. "
çeteler halka hesap verecek, devrimcilere uzanan elleri kıracağız,
gülsuyu çetelere mezar olacak, katil polis gülsuyu'ndan defol,
yozlaşmaya izin vermeyeceğiz, halkımız saflara hesap sormaya, yaşasın
devrimci dayanışma" sloganları atıldı. gün boyunca kahve konuşmaları ve
sesli çağrılarla çeteler halka teşhir edildi. saat 19:30'da başlayan
yürüyüş 21:00 sularında bitirildi.
''
''
BASINA VE
HALKIMIZA
Dün gece saat 23:30 sularında
mahallemiz pazar sokağı üstünde,çevrelerinde devrimci- demokrat olarak tanınan
üç arkadaşımız çeteler tarafından silahlı saldırıya uğramıştır. Bacaklarından
kurşunlanan arkadaşlarımız dün gece hastaneye kaldırılmış ve tedavileri
yapılmıştır. Tamamen şans eseri sakatlanmaktan ya da ölmekten kurtulan
arkadaşlarımızın sağlık durumları ciddidir. Mahallemizde son süreçte devrimci
kişilere ve kurumlara yönelik helikopterli binlerce karmaskeli çevik kuvvet ve
özel harekat timleri ile yapılan operasyonlar çetelerin de devrimci demokrat
kişi ve kurumlara yönelik saldırıların önünü açmıştır. Tüm bu saldırılar
yozlaşmaya karşı verdiğimiz mücadeleyi engellemeye sindirmeye yöneliktir. Tüm
bu helikopterli operasyonları hazırlayan mahallelerimizi kumarla uyuşturucuyla
teslim almaya çalışan faşizm istiyorki yozlaşalım istiyorki kültürümüzü ve
değerlerimizi unutalım, istiyorki evlerimiz başımıza yıkılırken sessizce
kabullenelim. Bunun için ilk önce devrimcilere saldırıyor,bunun için halkı
yoksul bıraktığı gibi yozlaştırmaya çalışıyor. Yozlaştırmazsa sindirmezse
istediği gibi yönetemez, yoksul bırakamaz, kölece çalıştıramaz,
gecekondularımıza gözdikemez ve daha önemlisi kültür ve geleneklerimizi
unutturamaz. Biliyorki biz devrimciler halkın içinde kök salmış, halkın içinden
çıkmış en soylu damarız. O damarı kurutamadığı sürece yönetemeyecekler,
istedikleri gibi evlerimizi yıkamayacaklar, gelenek ve tarihimizi
unutturamayacaklar. Korkuları büyüktür. Devrimcileri halkın içinden asla söküp
atamayacaklar, asla yıldıramayacaklar. Çünkü devrimciler halktır.
Halka ve devrimcilere kurşun sıkmak
şerefsizliktir. Çeteler halka hesap verecektir. Buradan bir kez daha uyarıyoruz
uyuşturucu satanlar,kumar oynatanlar, fuhuş yapan ve yaptıranlar bu mahallede
yeriniz yok ve biz devrimciler olduğu sürece sizi mahallemizde
barındırmayacağız. Ne helikopterli operasyonlar ne de çete artıklarının tehdit
ve saldırıları bizi mücadelemizden
vazgeçiremez.
Polisinizi, helikopterlerinizi,
çetelerinizi çekin mahallelerimizden. Her türlü bedele rağmen mahallelerimizde
uyuşturucuya,kumara, fuhuşa,yozlaşmaya izin vermedik vermeyeceğiz.
ÇETELER HALKA
HESAP VERECEK.
DEVRİMCİLERE
UZANAN ELLERİ KIRACAĞIZ.
GÜLSUYU ÇETELERE
MEZAR OLACAK.
KATİL POLİS
GÜLSUYU'NDAN DEFOL.
YOZLAŞMAYA İZİN
VERMEYECEĞİZ.
HALKIMIZ SAFLARA
HESAP SORMAYA.
YAŞASIN DEVRİMCİ
DAYANIŞMA.
''
20 Şubat 2011 Pazar
POLİS BASKINLARI VE GÖZALTILARLA İLGİLİ GÜLSUYU'NDA BASIN AÇIKLAMASI VE YÜRÜYÜŞ
19 Şubat 2011'de
Gülsuyu Gülensu Haklar Derneği tarafından bir gün önce derneğimiz ve evlerimize
yapılan baskınları protesto etmek ve derneklerimizi mahallelerimizi sahiplenmek
için bir yürüyüş ve basın açıklaması düzenlendi. Basın açıklaması öncesi, mahallede
megafonlarla sesli çağrı yapıldı, heykel meydanında stand açıklarak açıklamaya
çağrı yapıldı ve "Baskılar Bizi Yıldıramaz Halk Cephesi" imzalı
pankart asıldı. esnaf tek tek gezilerek, kahvehane konuşmaları yapılarak
devrimcilerin ve derneklerimizin sahiplenilmesi için basın açıklamamıza katılım
çağrısı yapıldı. günboyu halkımızla yaptığımız sohbetler yapılan
operasyonların, baskınların, polis terörünün boşa olduğununda ispatı oldu.
Saat 19:15 te Gülsuyu Gülensu Haklar
Derneğinden çıkan kitle flamalar, sloganlar ve marşlarla sondurağa kadar
yürüdü. 19:30 da son durakta toplanılarak kortejler halinde yürüyüşe geçildi.
yürüyüş boyunca " Mahir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş, Bedel Ödedik
Bedel Ödeteceğiz, İşkence Yapmak Şerefsizliktir, Kahrolsun Faşizm Yaşasın
Mücadelemiz, Katil Polis Gülsuyu'ndan Defol, Halkız Haklıyız Kazanacağız,
Yaşasın Devrimci Dayanışma" sloganları atıldı, Cephe ve Haklıyız
Kazanacağız marşları söylenildi, "Baskılar Bizi Yıldıramaz Halk
Cephesi" pankartı açıldı. okul durağında yaklaşık 5 dakika duran kitleyle
polis terörü ile ilgili mahalle halkına ajitasyon yapıldı. heykel meydanına
kadar yüründükten sonra burada "Derneklerimizi Sahiplenmeye Devam Edeceğiz
Gözaltılar Tutuklamalar Bizi Yıldıramaz Gülsuyu- Gülensu Haklar Derneği"
pankartı açılarak basın açıklaması yapıldı. Cansel Saluk'un okuduğu açıklamada
" vazgeçmeyeceğiz, savaşacağız. bugün yozlaşmaya karşı olduğumuz için,
yoksulluğa karşı olduğumuz için, gecekondularımızı yıktırmayacağımız için 19
arkadaşımız gözaltına alındılar, derneğimiz ve evlerimiz yüzlerce çevik kuvvet
ve özel harekat timleri tarafından, helikopterlerle kuşatılıyor. AKP
devrimcilerin olmadığı mahalleler yaratmaya çalışıyor, örgütlenmemizi
engellemek istiyor, mahallelerimizi ve derneklerimizi sahiplenmeye devam
edeceğiz, örgütlenme ve düşünce özgürlüğümüzü savunmaya, bunun için savaşmaya
devam edeceğiz" denildi. 238 kişinin katıldığı basın açıklaması coşkulu ve
öfkeli sloganlarla bitirildi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)